Başakşehir'deki Emin Saraç Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlikteki konuşmasında Bakan Tekin, ölüm yıl dönümleri olan, çatısı altında bulundukları okula ismini veren Emin Saraç ile bu ülkede Müslümanların mücadelesinde çok önemli katkıları bulunan eski Başbakanlardan Prof. Dr. Necmeddin Erbakan'a Allah'tan rahmet diledi.

 

Tekin; bugünün 28 Şubat zulmünün, darbesinin yıl dönümü olduğunu, burada yaptıkları etkinliğin de 28 Şubat darbesiyle çok önemli ilişkisi bulunduğunu ifade etti.

 

28 Şubat 1997'de dönemin Millî Güvenlik Kurulunun halkın seçimiyle iktidara gelmiş hükûmete bir muhtıra yayınladığını dile getiren Tekin, söz konusu belgede "Siz bunları yapamıyorsunuz, bunları yapmanız gerekiyor. Dolayısıyla sizi biz görevden alacağız." denildiğini ve o kararlardan üçünün doğrudan millî eğitimle alakalı olduğunu belirtti.

 

Bunlardan birinin imam hatip okullarının orta kısımlarının kapatılması ve sekiz yıl kesintisiz zorunlu eğitimin getirilmesi olduğunu ifade eden Tekin, şöyle konuştu:

 

"Bu karar, imam hatip okullarının köküne kibrit suyu dökmek kadar tehlikeli bir karar. Dolayısıyla bizim açımızdan çok önemli, çatısı altında bulunduğumuz bu okul ve bu okulların geleceği açısından çok önemli. Bir karar daha var. Meclis çatısı altında 'Siz tarikat diyorsunuz, ben STK diyorum.' diye tartıştığımız konu var ya onunla ilgili... Bahsettiğim karar da bu tür İslami yapılara, İslami kurumlara ait. Bütün yapıların kamulaştırılması ya da bir şekilde kapatılması yönünde bir karar alındı. Bu  üç kararın ortak öznesi de bütün bu yapılanmaların önüne geçilmesi gerektiğine dair hükûmete yönelik bir uyarıydı. Bugün o 28 Şubat'ın yıl dönümü."

 

 "Bu ülke ve millet için veremeyeceğimiz hiçbir şeyimiz yok"

 

Tekin, "Bu ülkeyi, toplumu, bu toplumun mensubu olan insanları geçmişiyle kopartacak, tepeden inmeci bir mantıkla onları tırnak içinde modernleştirecek bir sürecin de aslında 28 Şubat bu anlamda çok tepe, zirve noktalarından biriydi. Tam anlamıyla yapılmak istenen şey, bu... Milletin tarihiyle, kökleriyle, geçmişiyle bağını koparmak, onları bırakın gurur duyulacak bir şey, onlarla ilgili bir şeyi üzerinizde bulduklarında, onlarla ilgili bir bağlantı noktası tespit edildiğinde sizi suçlanabilecek bir noktaya kadar getirmek." dedi.

 

Bu durumun binlerce yıllık devlet geleneğine sahip olan bir millet açısından gerçekten çok zor ve çok üzüntü verici olduğunu ifade eden Tekin, kendisinin bütün ilk Türk-İslam devletleriyle ve bu toplumun bir mensubu olmaktan dolayı gurur duyduğunu, çocuklara da atalarıyla, dedeleriyle gurur duymayı öğretmek istediklerini söyledi.

 

Bakan Tekin, konuşması sırasında salondaki öğrencilerin açtığı "Maarif Modeli Köklerden Geleceğe" pankartına işaret ederek, "Orada arkadaşlarımız bir pankartla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin mottosunu bize gösteriyorlar. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile yapmak istediğimiz; köklerden geleceğe mazisiyle gurur duyan, geçmişiyle gurur duyan ama geleceğe de ümitle bakan, gelecekte bütün dünya milletleri arasında kendi mensubu bulunduğu milleti, kendi mensubu bulunduğu medeniyetin değerlerini en yüksek noktaya taşımak isteyen, taşımaya çalışan, taşımak için yetişen bir gençlik, bir kuşak yetiştirmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

 

Bunu sadece Millî Eğitim Bakanlığı olarak yapamayacaklarını, bunu yapmak isteyen herkesle beraber bir masa etrafında bir araya gelerek yapacaklarını belirten Tekin, şöyle devam etti:

 

"Eleştiriyorlar ama ben ısrarla söylüyorum. Kim neyi eleştirirse eleştirsin, biz bu şekilde bir dayanışma içinde, bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Çekinecek, üzülecek, korkacak, gocunacak bir şeyimiz yok. Ben daha önce bu tartışmaları yaparken şu cümleyi kullandım, çok kızdılar, eleştirdiler, buna köpürdüler. 1982 Anayasası'nın başlangıç kısmının son cümlesi diyor ki 'Anayasal düzeni, demokrasi âşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum.' O benim, ben bu millete açâşık bir insanım. Bu ülke ve bu millet için vermeyeceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Her şeyimizle bu ülkenin, bu milletin daha ileri noktaya gitmesi için çaba sarf edeceğiz. Bunu yapmaya devam edeceğiz."

 

 

Bakan Tekin; okullara, ramazan ayına yönelik farkındalığın artırılması için gönüllü birtakım etkinlik listesi gönderildiği için medyada kendisi hakkında bazı eleştirilerin olduğunu belirterek, "Şaşırıyorum, aynı eleştiriyi yapanlar Cadılar Bayramı'nı yasakladığımız için 'Niye yasaklıyorsunuz?' diyen kişiler." ifadesini kullandı.

 

Doktora tezini Yıldız Arşivleri'nde yaptığını ve o dönem yüz kişilik okuma salonunun yarısının bile dolmadığını, gelen araştırmacıların da yüzde 80'inin yabancı olduğunu ve bu duruma çok üzüldüğünü anlatan Tekin, "Kendi atasının yazdığı bir metni kendi okuyamıyor. Amerika'da bir araştırmacı, akademisyen yazıyor, o İngilizceden bizim çocuklarımız, araştırmacılarımız faydalanarak referans veriyorlar. Bu, bence gerçekten bizim gibi bu kadar büyük ve köklü geçmişe sahip bir devlet için utanç verici bir şey. İnşallah, bu utancı hep beraber kaldıracağız." diye konuştu.

 

Tekin, çocuklara bu anlamda atalarının neler yaptığını birinci kaynaklardan okuyabilecekleri bir alan oluşturduklarını dile getirerek, başta Hayrat Vakfı olmak üzere sürece katkı veren herkese teşekkür etti.

 

Konuşmaların ardından Hayrat Vakfı Başkan Vekili Said Yavuz ve Genç Hayrat Başkanı Kürşat Karaca, Bakan Tekin'e günün anısına Hayrat Vakfı kurucusu Ahmet Hüsrev Efendi'nin kendi el yazısıyla yazdığı Kur'an-ı Kerim'in yer aldığı bir tablo hediye etti.

 

Bakan Tekin ile Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Enes Eminoğlu, Said Yavuz ve Kürşat Karaca, Türkiye genelinde 460 Anadolu ve fen lisesinden yaklaşık 10 bin öğrencinin yer aldığı yarışmanın finalinde birinci, ikinci ve üçüncü olan öğrencilere ödüllerini takdim etti, öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

 

Programa, İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Asım Alkan, İl Millî Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Başakşehir Kaymakamı Cemil Özgür Öneği ve Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu ile çok sayıda öğretmen ve öğrenci katıldı.